30 Mart 2012 Cuma

Murathan Mungan - Son İstanbul


  Size de oluyor mu bilmiyorum ama ben okuduğum bazı kitapları
hatırlamakta çok zorlanıyorum. Açıkçası bu kitapta onlardan bir tanesi. Demek ki neymiş, kitap biter bitmez hemen blog yazımı yazmalıymışım. Altını çizdiğim bölümler de olmasa sanırım hiç bir şey hatırlamıyor olurdum. O yüzden bu kitap hakkında yönlendirici bir yorum yapmak istemem. Fakat hiç aklımda kalmamış olması iki anlama gelir. Ya kitap yeterince iyi değil yada benim tahtalarım çürümüş. Ve bir ipucu daha 190 sayfa olan kitabı 20 günde okumuşum.  Bence beğenmemişim ben bu romanı.

Altını çizerim;

"Bazı duygular, bazı şeyler yaşandıktan sonra hiçbir kelimeye sığmaz oluyor. Hiçbir söz kalıbına dökülemeyip, öylece boşlukta kalıyorlar. Bir duruş, bir bakış, bir eda belki kendini açığa vuran bir duyguya, bir hasrete tercüman olabiliyor."    54

"Hepimiz öyle değil miydik? Şarkılara, filmlere, romanlara ağlıyorduk. Yolculuklarda ağlıyorduk. Birini uğurlarken, yada kendimiz yolcuyken. Ama birbirimiz için?"    71

"Kendim bile tekin bir sığınak değilim kendim için."    118

"Çocuk programlarında palyaço olmak istiyorum. Ucuz duvar resimlerinde olduğu gibi ağlayan bir palyaço. Herkesi güldürürken kendi ağlayan. Duyarlık adına aklı en çok bu kadarına eren, bütün duyarlıkları, bütün incelikleri bu olan insanların salonlarında ki ağlayan palyaço."    121

"Ancak bir ruh hastası bu kadar sevgi dolu olabilir."    134

"Kendimden hoşnut muyum sanıyorsunuz? Kendimi de sevmiyorum ki! Her şeyi yarım pörçük bilen, yarım pörçük hisseden insanlarız biz. Ne oluyorsak adam yokluğundan oluyoruz."    140



                                                                                                             4/10